ekavbanner1.jpg.jpg

Berkay Buğdan | Ash / Kül | Galeri 77

111 B izlenme  
18.03.2021

Galeri 77, Berkay Buğdan’ın galeri bünyesinde gerçekleştireceği “Kül” isimli ilk kişisel sergisine 12 Şubat – 14 Mart tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Sanatçı, tümü 2020 yılında üretilmiş eserlerden oluşan bu yeni serisiyle; entropi, kaos, oluşum ve kaçınılmazlık gibi konuları ele alırken, nihailiğe medeniyet ölçeğinden ziyade daha bireysel, daha samimi bir bakış açısı kazandırmaya ve bir bilincin rüzgârda uçup gittiği tam o ana odaklanmaya çalışıyor.

Her ne kadar doğal, kültürel ve sosyal çevremizin düzenli, doğrusal ve istikrarlı olmasını dilesek de hayatın entropi yoluyla şekil aldığının farkındayız. Beklenmedik ve yapısal olmayan değişiklikler çoğu zaman kaos olarak değerlendirilir. Bizi ürküten bir şey bu, çünkü mikro ve makro habitatlarımızda aslında ne denli kırılgan olduğumuzu gözler önüne sermekte.

Modern insan kalıcı değişim ve yıkımın gücünden korunmak için rasyonalizm, mantık ve bilimi kendine siper etti. İnsanlık, gerçekliğin bilimsel olarak ölçülebileceğine kanaat getirdi. Dünyayı fayda ve zarar eksenleri üzerinden kategorize etti ve sınıflandırdı. Uçsuz bucaksız kütüphaneler boyunca nasıl doğayı alt edip, uzay ve zamanın limitlerini aşmaya çalıştığımızı anlattık. Gerçekten de tabiattan fırlayıp dünyayı kendi istek ve ihtiyaçlarımıza göre şekillendirme arayışımızda çok yok kat ettik. Fakat hangi bedelle? Ve gerçekten başarabildik mi?

Berkay Buğdan, Galeri 77’deki güncel sergisi “Kül” de entropi, başkalaşım ve her şeyin değişim ve zamanın gücü karşısında çözülmeye uğrayacağını ifade eden termodinamiğin ikinci kanunu gibi fikirleri ele alıyor. Sanatçı, yarattığımız şeylerin zamana dayalı sınırlamasının yanı sıra varoluşumuzun nihailiğini de ortaya koyuyor. Eserleri; makinelerimizin, binalarımızın, eserlerimizin ve sanat eserlerimizin sonsuza kadar sürmediğini vurguluyor. Sanatçı aynı zamanda organik ve inorganik yaşamın nihailiğinin tüm bunları daha samimi ve değerli kıldığının altını çiziyor. Gerçekten de ölüm ve çürüme olmadan yeni yaratı da olmaz. Daimî değişim ve başkalaşım olmadan, ilerleme ve gelişim de olmaz. Yaşam döngüsünü işte bu güçler döndürür, tıpkı salt bir yaratıcılık makinesi gibi dünyadaki tüm yaşamı besleyen ve işleyen enerjiyi üretir.

Devamı

Seçtiklerimiz