f7c849f2-0101-48db-a188-b74f67246675.jpg

Narmanlı Sanat | Step İstanbul

91 B izlenme  
31.10.2020

Narmanlı Sanat 

25-28 Nisan 2019

Step İstanbul

“Kim, bağırsam, duyardı çığlığımı melek saflarından?”

-Rainer Maria Rilke

Zaman doğarken ağlamadı. 

Geri gidebilir miydik?  Angelus Novus’un gözleri faltaşı gibi açık, ağzı aralanmış ve kanatları gergin. O güne geri gidebilir miydik?  

Farklı disiplinlerin bir araya getirilerek kurgulandığı seçki bir bütün olarak ele alındığında geçmiş, gelecek ve şimdi olmak üzere zamansız bireyin “olma” çabasını vurgulamaktadır. Walter Benjamin tarihi, kesintiler, patlamalar ve felaketlerle dolu bir mizansen olarak görür. Tesadüfen var olan insan yaşadığı zamana şahitlik etmektedir. Doğru yerde doğru zamanda bulunabilmiş midir? İçine doğduğu yüzyıl, ev, oda, coğrafya ve toplum’un bağlaçlarından, grup aidiyetinden sıyrılabilecek, tesadüfleri kontrol altına alabilecek midir? Doğru soruları sorsa dahi aldığı cevaptan emin olabilecek midir?

Hakan Cingöz’ün tekinsizlik hissi veren işi bireyi temsil eder. Resmedilen figürün duruşu ve içinde bulunduğu mekanın yarattığı psikolojik gerginlik bireyin içe bakış, özü arama ve kendini bulma sancılarını irdeler. Figür, Rembrandt’ın Susanna’sının aksine izleyici ile göz teması kurmadan yanlız olmadığı izlenimini vermektedir. Fakat odada bir başkasının varlığı yerine figürün kendini tüm çıplaklığıyla izlediği düşünülebilir.

Serra Duran’ın fotografları, bireyi renkler ile tanımlamaktadır. Tanımlanan renkler görme duyusundan sıyrılarak tinsel ve duygusal düzlemde genel geçer algısından bağımsız olarak işlenir. Fakat etkileşime geçilenin (ötekinin) filtresinde renkler yeniden yorumlanmaktadır. Bu sorunsal bireyin kendi gerçekliğinin ötesinde yeni bir anlam giydirildiğine işaret etmektedir. Birey kendini tanımlamayı başarsa dahi anlaşılabilcek midir? 

Varoluş çabası içinde çırpınan insanın haline Bilge Alkor’un “tanıkları” eşlik etmektedir. Melekler seyirci oldukları deneme-yanılma üzerine kurulu zamansız tiyatro karşısında kırgın, yenik ve mutsuzdur. Kılıktan kılığa giren kurnaz şeytanlar ise bu oyuna gülmektedir. Meryem Ana ve Bebek İsa ikonası mesafesini bizlerden koruyarak ssessizlik ve dinginlik içinde bekleme halindedir.

Küratörün mekana müdahalesi sonucu gerçekleşen ses yerleştirmesi ve sandık  bütün olarak ele alınmalıdır.  İzleyiciye görünenin, anlatılanın ardındaki gerçekliği sorgulatmak, düşündürtmek ister. Kelime tanımı olarak “sanmak” (sandık) bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak anlamına gelmektedir. Ses yerleştirmesinde üst üste oynatılan ve görme biçimini saptıran Tchaikovsky’nin “Hymn of the Cherubim” eserinin bir kısmında hava bombardımanı sirenleri çalacak, huzur ve düzen vaadinin kırılganlığına işaret edecektir. Duygu Barlas

Müzik: Müzikotek

Devamı

Seçtiklerimiz