f2af643b-1f2b-4576-a0c7-c8029d8139a4.png

Dünyaca Ünlü Tasarımcı Karim Rashid ile Başbaşa - Yazan Yasemin Semercioğlu

Yasemin Semercioğlu

9 yıl önce



2010 yılında, İstanbul Tasarım Haftası için İstanbul’a geldiğinizde kendi tasarım manifestonuzdan, dijital çağdan ve demokratik tasarımdan bahsetmiştiniz. Bize, KARİMANİFESTO’nun ne olduğunu kısaca açıklayabilir misiniz?

Geçtiğimiz son on yılda manifesto, dünyada biriken antropolojik bir çalışmaydı. 2005-2006 yıllarında yazdığım manifestonun genişletilmiş eseri olarak adlandırabileceğim DESIGN YOURSELF (Kendini Tasarla) kitabını yazdım.  Ancak şuna inanıyorum ki düşüncelerimin çoğu çocukluğumdan beri benim içimde harekete geçmeyi bekliyormuş- çünkü ben asla dünyanın niçin böyle olmak zorunda olduğunu anlayamadım ve her zaman bizlerin kendi yaşamlarımızı ve kaderlerimizi şekillendirebileceğimize ve dünyayı herkes için daha iyi bir yer haline getirebileceğimize inandım. İşte Karimanifesto tüm bu ilham, yaratıcılık, organizasyon, yaygınlaştırma ve kutlamanın sonucu!

Bize biraz tasarım trendlerinden bahsedebilir misiniz? 2014 Tasarım Trendleri nelerdir? Trendleri kimler belirliyor?

Bence tasarım ciddi anlamda trendleri etkiliyor. Dünya gitgide küçülüyor ve aynı kavramlar, formlar ve fikirler türev haline geliyor. Ben teknoorganik dünyaya yansıyan yeni lisanlar arayışına inanıyorum. Bu yeni yüzyılda, seksenli yıllardan daha çok, geçmişin tonozları içinde kapsamlı bir kazı yaratma tuhaflığına şahit oluyoruz. Tarih hipertrofik oranda gelişiyor gibi görünüyor ve bizler de geçmişteki herhangi bir şeyi veya her şeyi iyi kötü ortaya çıkarmak için aramaya devam ediyoruz. Bence 2014 şıklığın, güzelliğin ve mükemmel fonksiyonların ayrılmazlığının ve özgünlüğün, sona eren dijital dillerin devamının yılı.

Geçmişte bir tasarımcıdan ne bekleniyordu, tüketim çılgınlığı ve buna paralel olarak ortaya çıkan sürdürebilirlik kavramı konseptinin olduğu günümüzde neler bekleniyor? Günümüzde tasarım ve tasarımcılar nasıl olmalı? Tasarım nerede konumlanmalı?

Yeni kültürler yeni formları, konseptleri, materyalleri ve stilleri arzular. Sanayi sonrası çağda ilerledikçe ürünler spesifik kültürlerin, kurumsal kimliklerin ve toplulukların çeşitli ifadeleri olarak daha kişiselleşmiş hale geliyor. Tarih boyunca nesneleri şekillendirmek kültürü şekillendiriyordu. Günümüzde endüstriyel tasarımın, toplumda yüzeyleri değil, objeleri değer ve anlam bakımından yeniden tanımlama gibi bir sorumluluğu var. Tasarımcılar değişen kültürel, sosyal ve siyasi olguların kapsamlı konuları aracılığıyla şekillenen formlar geliştiriyorlar.

Günümüzde popüler tasarımcıların üstesinden gelmeleri gereken sıkıntılar nelerdir?  Beklentiler ve bilgelik arasında bir uçurum var mı? Sizce popüler tasarımcıların alması gereken birtakım sorumluluklar var mıdır?

Yani teknolojik çağımızda el sanatları alanı ile varolan dijital olarak esinlenmiş bir dil görmekteyiz. Dijital sanatın yeni formları ve renkleri bizleri antika süslemeler, heykeller, tasarım ve geçmişin türevlerinden daha çok yatıştırabilir ve bizlere ilham kaynağı olabilir. Teknolojik araçlar beni tarihsel olarak yapması imkansız olan daha duygusal, daha insancıl, daha anısal, daha heykelsi formlar yapma konusunda esinlendiriyor. Bu üç boyutlu jestler bizim yeni maneviyat ve bilgi çağının akışkan veri odaklı olgularımızı dillendiriyor.

Bize biraz da “demokratik tasarım”dan söz edebilir misiniz? Tasarım lüks kavramından kurtuldu mu? Tasarım bugün herkes tarafından ulaşılabilir bir konumda mı?

Tasarım elit değil ancak demokratik ve popüler; güzellik ise her yerde olmalı. Bugün tasarımcıların sorumlulukları var. Tasarımcı ürünün sonuçlarını, nesnenin ömrünü ve bir nesne veya materyalin çevremiz üzerindeki etkilerini bilir. Ben her zaman akılda olanla başlarım. Aynı zamanda aşırılığın, sürdürebilirliğin ve pazar kapışmalarının tartışmaları argümanlarında her yeni nesnenin yeni teknolojilere, yeni materyallere ve tabi ki daha iyi tasarıma bağlı olarak değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Daha iyi objeler pazarları şekillendirir.

“Tasarım sanat değildir. Sanat yapmak isteyenler sanat yapmalıdır.” demiştiniz. “Sanat” ve “tasarım” arasında hiçbir ilişki, hatta ilham bile yok mudur? Hiç ergonomi düşünülmeksizin sadece görselliği ile ön plana çıkan hiçbir tasarım yok mudur? Sizin hiç sanat için yaptığınız bir tasarım oldu mu?

Sanat ve tasarım birbirinden çok farklı iki kavram. Sanat odaklıdır, tasarım kapsamlıdır; sanat elitist, tasarım demokratiktir. Ben her ikisini de yaparım ve her ikisini de severim, tasarımım sanatımdan, sanatım ise tasarımdan etkilenir. Tasarım ‘gerçekliklerin sanatı2dır bana göre. Yaratıcılık tasarımda yeterli olamaz. Tasarım; kullanım, tavır, estetik, üretim süreci, malzemenin ekolojik etkileri, pazarlama, yayılma gibi meselelerin tümüne cevap vermek durumundadır. Ticari dünyayla ne kadar ahenk içinde olursak, işimiz de bunlarla daha çok ilgili olur. Tasarım, günlük yaşamın fiziksel ütopyasını yaratmaktadır.

Tasarımlarınızın estetik ve heykelsi bir yapısı var. Geometrik formlarla sadeliği yaratmanızı sağlayan aşamalar nelerdir? En iyi tasarımlarınızı nerede şekillendirirsiniz? Çalıştığınız özel bir yer var mı?

Tüm tasarımlarımı mümkün olduğunca  duygusal, insancıl, anısal ve heykelsi yapmaya çalışırım. Bir ürünün çekici olması için mutlaka süslenmesi gerekmediğine; nesnelerin ve yerlerin bizim duygusal yanımıza, hislerimize dokunması gerektiğine, nesnelerin gerçek tecrübelere yükseltilip insan olması gerektiğine inanırım. Eskiz kitapları kavramlarla doldururum ve tasarımlarımı stüdyoya taşırım. Ekibim araştırma materyalleri ve üretim süreçleri kadar benim fikirlerimin de üç boyutlu hallerini yaratır.

Pek çok insan tarafından bir  ilham kaynağı olarak görülse de sizin doğayı sevmediğinizi biliyorum. Peki siz nereden ilham alıyorsunuz? Neler size ilham kaynağı oluyor?

Ben çocukluğumdan, eğitimimden, şimdiye dek tanıştığım tüm öğretmenlerimden, üzerinde çalıştığım projelerimden, seyahat ettiğim tüm şehirlerden, okuduğum her kitaptan, izlediğim her sanat gösterisinden, dinlediğim şarkılardan, her kokudan, lezzetten, sesten ve hislerden ilham alırım. Aynı zamanda yazılımlardan tutun da yeni malzemelerle ortaya çıkan robotik üretim süreçlerine kadar teknolojik ve dijital çağdan ilham alırım. Yeni teknolojiler ve yazılım araçlarıyla tarihte eşi benzeri bulunamayacak duygusal ve organik şekiller yaratabiliyorum.

Üniversitelerin Endüstriyel Tasarım Bölümlerinde dersler veriyorsunuz. Keşfettiğiniz geniş bakış açısına sahip gençler var mı? Ya da yetenekleriyle sizi şaşırtan öğrencileriniz oluyor mu?

Benim tasarım ve tasarımcılar hakkındaki genel ilgim gerçek endüstriyel üretimden çok kişisel yetenekler üzerine. Endüstri ve teknoloji süreçleri yeterince incelenmiyor ve zamanın çoğunu bilgisayar üzerindeki gelişmelere harcıyorlar. Form, iyi tasarlanmış bir dünya yaratmak için yeterli değil ve şiirsel ifadeler tasarımcı ve sanatçılar için çok daha faydalı. Tasarımcılar kötü tasarlanmış rahatsız dünyanın sorunlarıyla ilgilenmeli, onu geliştirmeli, güzelleştirmeli ve onu daha sorumluluk sahibi, daha insancıl ve daha ilham verici bir hale getirmelidirler.

Akademik eğitimin yanı sıra, “iyi bir tasarımcı” olmak için insan kendine neler katmalı?

Yetenek ve çalışma başarıya giden yolun taşlarıdır. Üniversitedeyken en zor bölümler sosyoloji, pazarlama, mühendislik, mimari, anlambilim, tarih,geleneklere karşı çıkma, felsefeydi ve bu yüzden derecem sinir bozucuydu çünkü ben çizmek ve tasarlamak istiyordum. Ancak geriye dönüp baktığımda tasarımın yalnızca form ve şekil olmadığını; kültürü eleştiren ve şekillendiren, sosyal, ekonomik ve politik yaşamı ayıran bir kavram olduğunu öğrendiğimi fark ediyorum.




Diğer ülkelerle karşılaştırdığınız zaman Türkiye’nin tasarıma bakış açısını nasıl yorumluyorsunuz? Ülkemizde çalışmalarını takdir ettiğiniz tasarımcı veya markalar var mı?

Türkiye’nin kalbimde büyük bir yeri var. Yılda yaklaşık üç kez Türkiye’ye gelirim. Ülkeniz benim için çok özel çünkü eşime Antalya’daki Hillside Su Hotel’de evlenme teklifi etmiştim. Kültürü, insanları, yemekleriyle çok canlı bir yer. Türkiye’nin geleceği konusunda çok ümitliyim çünkü küçük girişimcilerle çalışırken, onların çoğunun çok keskin olduklarını ve bizim sürekli değişen geniş yaşam tarzımızın nabzını tuttuğun, başarıya ulaşabilecek ve birdenbire meşhur olabileceklerini fark ettim.
Gaia & Gino baştan beri harika bir müşteri ve ortak olmuştur. 2002 yılında onlar için , Kari Ari Arim Rim, Happy People Glasses, Otto, Family Pepper Mills, 7 Hills Bowl, ve the Cali Vase’i içeren büyük bir koleksiyon hazırlamıştım. Mialno Tasarım Haftası için “Hooka(Nargile)”yı sahneye çıkarmıştık. Hooka’nın formu, Türk kültüründe yer alan bir dans merasimini gerçekleştiren semazenlerden alınan ilhamla yaratılmıştı. Semazenlerin giyimleri, dönüşlerindeki akış, fesleri ve kollarının duruşu, eşsiz bir kültürün ikonik işaretleri.. Hooka’yla bu harika dansı güzel bir nargile edasıyla selamlamak istedim. Yapı Kredi, bana yaratıcılık özgürlüğü sunan harika bir müşteri. Şölen muhteşem ve aynı zamanda leziz bir ortak. Onlarla güzel, yenilikçi ve demokratik ambalajlar yapmak benim için bir zevkti. Ayrıca Monna Studio ve Step Evi ile çalışmanın da harika deneyimlşer olduğunu söylemeliyim. Şölen Çikolata ile hala süren bir ilişkimiz var Alfemo ve Arlight ile yeni işler de yaptık. Her müşteri yeni perspektifler getiriyor ve muhteşem teknolojik birikimler sağlıyor.

Sizi, genellikle siyah giyinen diğer tasarımcılardan ayıran giysilerinizdeki renk seçiminiz, ve gözlüklerinizle sempatik ve aynı zamanda cesur bir imaj çiziyorsunuz. Giyim tarzınız da tasarımlarınız kadar ünlü. Renk seçimlerinizdeki fikirler neler?Kırmızı olmadığını biliyorum peki ya diğer renkler?

Renkleri bir form, ruh hali, ve duygu ve toplumsal hafızaya dokunması için kullanırım. Renk, sadece tekil bir kavram değil ve fiziksel bir kavram aynı zamanda. Renk son derece gerçek, çok güçlü ve gerçek bir fiziksel varlık. Ayrıca ben renkleri yaratmak ve deneyimlerle çalışmak için veya kesin bir iş veya fonksiyonla insan arasındaki ilişki için kullanmaya inanırım. Favori renklerim beyaz,  pembe ve tonları. Bence pembe pozitif ve cömert bir renk. Pembe kesinlikle maddiyattan arınma, entropi, enerji ve güçlü iyimser varlığın iletişimini sağlayan bir renk. Açık pembeyi tercih etmemin sebebi ise yatıştırıcı olması.

Son olarak Karim Rashid’in yaşamındaki en büyük hedefi nedir?

Dünyamızı tepeden tırnağa güzelleştirmek ve tasarımı halka mal etmek. Ben, tasarımın geleceğimizi nasıl şekillendireceğini ve toplumu güzelleştireceğini anlatıp duruyorum. Endüstriyel Tasarım, fiziksel formun kendisinden daha çok sosyal etkileşimli ve sorumluluğu olan bir süreç; sonucu ise estetik formlarla ortaya koyulmakta. Tasarım kültürümüzü ve fiziksel manzarayı geliştiriyor. Tasarım günlük yaşamlarımızın sonucunda ortaya çıkmakta ve insanların davranışlarını olumlu yönde etkilemekte.


Röportaj: Yasemin Semercioğlu



En Çok Okunanlar