8ca5a857-34c2-4d85-8ef4-6abb7e34ee4c.jpg

Londra'da Genç ve Etkin Bir Küratör: İlayda Uzunarslan I Yazan Sezin Aksoy

Sezin Aksoy

bir yıl önce

London Gallery Weekend kapsamında 2-4 Haziran tarihleri arasında “Out Loud” isimli karma sergi, Gallery Marquess’de küratörlüğünü İlayda Uzunarslan’ın üstlenmesiyle, katılımcı sanatçılar Belmin Pilevneli, Cem Arda, Devrim Karakuş, Peter Mammes, Mustafa Uzunarslan, Selin Soylu, Shahina Jaffer ve Tutu Arel ile birlikte gerçekleşmişti. Bu serginin özel açılışında küratör İlayda Uzunarslan ile tanışmıştık. Kendisi ile yaptığı çalışmaları, sergileri, sanata ve sanatçılara katkısı bulunan projeleri ile alakalı görüştük. Bir sanatçı olarak ileride gerçekleştireceği sergilerine katılımım hakkında da biraz konuştuk. Bu uzun vadeli konuşmalarımızın ardından da kendi çalışmalarının detaylı üslubuna, düzenine ve derin araştırmalarına şahit oldum. Bunun akabinde ise kendisiyle bir röportaj yapmayı arzu ettim ve İlayda da beni kırmadan kabul etti. 

İlayda’nın genç sanatçılara ve gelişmekte olan sanatçılara çok içtenlikle katkı sağlama arzusu ve onlarla çalışmaktan büyük keyif alması ile nadir bir sanat çalışanı olduğu kanısındayım. Kendisine sanat çalışanı demeyi tercih ettim çünkü sürekli kendini geliştirerek sadece küratörlükle kısıtlanmadığı gibi birçok network kurulmasına da sanat adına katkı sağlamayı prensip edinmiş. Bu yüzden de kendisini çevremizde çoğunlukla karşılaştığımız yüksek egodan uzak, sanata katkıda bulunmayı hedeflemiş değerli bir sanat savaşçısı gibi gözlemledim. Kendisinde, sanata ve sanatçıya karşı duyduğu bu derin saygı ve heyecana şahit olmam ile birlikte, değerli bir sanat yönetmeni olarak kendi projelerinden söz etmesini istedim. Umarım kendisine yönlendirdiğim birkaç soru onun bu derin becerisini az da olsa sizlere yansıtabilir. 

- Sevgili İlayda, Londra ve İstanbul arasında sanat alanında yaptığın çalışmaları ve genç sanatçılara olan katkından bize biraz bahset lütfen…

Italya’da üniversite eğitimimi Sanat Yönetimi üzerine tamamlar tamamlamaz, Londra’ya taşındım. İstanbul ile bağım elbette bir İstanbullu olarak hala devam ediyor. Üniversite eğitim sürecim dahil olmak üzere, İtalya’da ve İstanbul’da çeşitli müzelerde workshoplar düzenledim. Müzelerin öğrenme alanı olarak kurgulanması esnasında her yaştan sanatseverle bir araya gelmek çok keyifliydi. Farklı yaş gruplarının sanata bakış açısını gözlemlemek, aslında sanat ile ilgili sosyolojik bir araştırma içinde geçen bir süreçti. Her yaş ve kültür grubunun algısına göre eserleri en iyi şekilde ifade etmeyi ve sanatı içselleştirmeyi öğretmeyi bu eğitim programlarını hazırlarken öğrendim. Güzel sanatlar liselerinde okuyan, sanatçı olmayı hedefleyen gençlerin ve üniversite öğrencilerinin ise bu konularda en çok desteğe ihtiyacı olan yaş grubu olduğunun farkına vardım. O yaş grubu, kendi sanatsal kimliğini oluşturmaya ve yeteneğini geliştirmeye çalışıyor, bu durum elbette hiç de kolay değil. Sanat tarihini ve güncel sanat ortamını karşılaştırarak doğru yönlendirmelerle doğru danışmanlık yapıldığında, genç sanatçılarda ortaya çıkan sonuç gerçekten çok etkileyici oluyor. Kimliklerinde, eserlerinde, sanata bakış açılarında, sergilerinde bir katkım olduğunu bilmek beni çok mutlu ediyor. Süreç de sonuç da çok keyifli oluyor. 

- Sergiler demişken, Londra’da geçmişte düzenlediğin sergilerinden biraz olsun konuşmuştuk. Burada da oluşturduğun sanatçı seçkini nasıl düzenlediğin ile ilgili bize biraz daha detaylı farklı geçmiş deneyimlerini paylaşarak anlatırsan çok seviniriz…

Londra’da pandemi dönemini yaşamış bir küratör olarak, tüm sanat alanlarının kapandığı sürecin, buraya daha ilk taşındığım zamana denk geldiğini belirtmek isterim. Ancak elbette güncel duruma ayak uydurmak gerekiyordu. Ben de bir online galeri kurdum. Londra’daki Sanat Danışmanlığı şirketimle aynı isme sahip; Assemblage Art London. Herkes gibi, tüm sanatçılar da pandemide online iletişim kurmaya başladığı için, dünyanın dört bir tarafından sanatçı ile tanışma fırsatım oldu. Akabinde ise uluslararası bir karma sergi yaparak tüm sanatçılar arasında bir network kurmaya karar verdim. Bu sayede 15 kişilik online karma sergimizi gerçekleştirdik. Amerika’dan, Almanya’dan, Hindistan’dan, Kanada’dan, İtalya’dan, Türkiye’den, İngiltere’den katılımcıların olduğu kıtalar arası bir sergi oldu. Saat farkını bile denkleştirip, online açılışımızı Zoom üzerinden gerçekleştirdik. Bu sayede her yaştan, kültürden farklı sanatçılarım oldu. Sonradan bazılarıyla kişisel sergiler organize ettik ve hala da birkaçıyla projelerimiz devam ediyor. Pandemi sonrasında da Londra’da fiziki olarak birbirinden farklı pek çok sanatçı ile kişisel ve karma sergiler düzenledim. Klasik figüratif çalışan sanatçılar, moda ve aksesuar tasarımcıları, heykeltraşlar, soyut ressamlar, çağdaş ve kavramsal çalışan sanatçılar, yeni medya sanatçıları ile iletişim halindeyim. Hem sanatçı gözünden hem küratör gözünden bakarak birlikte çalışıyoruz. Zaten bir küratör, her sanatçı ile çalışabilmeli, her sanatçının dilinden anlayıp, kaygılarını bilip, hedeflerini görebilmelidir. Bu da sanat tarihi bilgisine, güncel sanat dünyası hakkında detaylı bilgiye sahip olup, biraz empati kurabilmeye dayanıyor diye inanıyorum.

- Sanatçılara karşı duyarlılığına değinmişken, danışmanlıkların ve sanatçılara olan katkılarını ve seni nasıl bulup iletişime geçebileceklerini bize biraz anlat lütfen…

Sanatçılarımın her biri için ayrı ayrı çalışıp, toplantılar düzenliyor, portfolyoları ve eserleri üzerine birlikte çalışıyoruz, gelecekteki sergilerini de birlikte bu şekilde oluşturuyoruz. Onlarla görüşmediğim zamanlarda bile, onlar için çalışmaya devam ediyorum. Günlük hayatta gördüğümüz ve bize ilham veren her şeyi birlikte paylaşıp gelecekteki projelerimizi adım adım beraber oluşturuyoruz. Uluslararası sergiler, söyleyişiler, röportajlar yaparak; çağdaş ve multidisipliner iletişim araçlarının hepsini kullanıyoruz. Her sergi için sanatçıların eserleri aracılığı ile aktarmaya çalıştığı alt metinleri küratöryel metinlere dönüştürüyorum. Sosyal medyalarından, sergi afişlerine ve kataloglarına kadar her detay ile ilgilenerek çalışmak, bana büyük keyif veriyor.  Özet ile sanatçılarımın doğru zamanda doğru yerde olmalarını sağlamaya çalışıyorum diyebiliriz. 

Bana ulaşmak için sosyal medya ve LinkedIn uzerinden her sanatçı beni ismimle kolaylıkla bulup rahatça ulaşabilir. 

- O halde düzenli çalıştığın bazı sanatçılara olan en önemli desteğin özetle ne diyebiliriz…

Özellikle genç sanatçılarımın sanat dilini oluşturmalarına ve anlatmaya çalıştıklarını eserleri aracılığı ile doğru aktarabilmelerine çok önem veriyorum. Her başarılı sanatçı kendi kimliği ile tanınır olmalı! Bugün Basquiat’ı, Herring’i, isimlerini daha görmeden, eserlerine bakıp onlara ait olduğunu anlayabiliyorsak; bu onların eserlerindeki kimliği başarılı bir şekilde aktarmalarından kaynaklanıyor. Her sanatçı bunun üzerine çalışabilir ve çizgisini tanınır hale getirebilir. Asıl başarının bu olduğunu düşünüyorum. Aynı durum tasarımcılar için de geçerlidir. Bu elbette bir süreç, adım adım sanatçılarla birlikte bu süreçte çalışıyoruz. 

- Londra’da sanat üzerine çalışmayı, sergi yapmayı düşünen gençlere önerilerin ve bilmelerinin önemli olduğunu düşündüğün etkinliklerden konuşacak olursak aklına gelenler…

Londra’da neredeyse her gün birbirinden değerli sanatsal etkinlikler gerçekleşiyor. Tabii şehrin farklı bölgelerinde farklı sanat anlayışları ortaya çıkabiliyor. Bir sanatçı sanata dair her şeyi takip etmeli, kendini geliştirmeye çalışmalı. Kültür geliştikçe eserlerin alt metinleri ve çizgileri gelişiyor. Sanatçılar Londra’da bir kariyer planlıyorlarsa öncelikle her şeyi görmeye, özümsemeye, okumaya çalışmalı, mümkün olduğunca çok sayıda etkinliğe gidip çevresini geliştirmeli, doğru kişilerle çalışarak eserlerinin doğru yerlerde sergilendiğinden emin olmalılar. Her etkinlik kendi içinde önem taşıyor, başka bir kapı açabiliyor. Bakış açısını geniş tutmakta fayda var. Tabii Londra’da başarılı olmak için sabırlı da olmak gerekiyor. Sonuç odaklı değil süreç odaklı düşünmek gerekiyor, süreçten keyif almak lazım…  

- Londra hakkında ne düşünüyorsun, neden ve nasıl bu şehri seçtiğini bizimle paylaşırsan güzel olur… Belki okuyanlara da ilham verir.

Aslında henüz İtalya’da öğrenciyken bu kararı vermiştim. Londra güçlü ve önemli bir metropol. Her alanda pek çok etkinliği takip edebilme, farklı alanlarda önemli iş insanları ile biraraya gelebilme imkânı sağlayan bir şehir. Kültürlerarası bir kent olması ve her an farklı alanlarda ilham verebilecek olması, beni öğrenciyken çok heyecanlandırıyordu. Keşfetmeyi ve öğrenmeyi seven biri için çok doğru bir adres olduğunu düşünüyorum. Sınırsız kültürel etkinlik, tarihi zenginlik, birbirinden farklı sanatçılarla tanışma ve iş birliği fırsatı sunabilen şehirlerden biri, Londra. Kendim için doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. 

- İlerisi için düşündüğün, bilmemizde hepimiz için faydası olabileceğine inandığın projelerinden okuyuculara da bahsetmeye başlasak… 

Sürekli yeni projeler üretmeyi seven biriyim aslında. Yeni sergilerim sonbahar döneminde Londra’nın merkezinde, Mayfair bölgesindeki bir galeride gerçekleşecek. Craft ve tasarım sergileri, dijital sergiler, karma multidisipliner sergiler yolda... Sergiler dışında, geçtiğimiz yıl Creative Community London isimli kreatif endüstride çalışan herkesi bir çatı altında toplamak ve network yapmalarını sağlamak amacıyla kurduğum topluluk adına düzenli olarak etkinlikler gerçekleştireceğim. Aynı zamanda Londra’daki kültür sanat ortamı üzerine çok değerli isimlerle podcastler yapıyorum. Etkinliklerim, sergilerim ve diğer tüm mesleki faaliyetlerimi instagram üzerinden paylaşıyorum, merak eden herkes ulaşabilir!

 


Yorumlar (1)

Erolcan Özdemir

İlayda'yı daha nice projelerde göreceğime eminim. Başarılar diliyorum kendisine.


En Çok Okunanlar

Bizi Whatsapp'ta takip edin