Muse Contemporary, porselen heykel alanında uluslararası ölçekte dikkat çeken ikili Yulia Batyrova ve Marat Mukhametov’u ilk kez Türkiye’de ağırlıyor. Türkmenistan doğumlu Yulia ve Rusya doğumlu Marat, 2020’den beri birlikte çalışan, üretimlerini doğa, özgürlük ve duyusal deneyimler üzerine kuran bir sanatçı ikilisi.

 

Pandemi döneminde doğayla kurdukları güçlü bağ, ikilinin hem kişisel hem sanatsal yolculuğunu derinden dönüştürdü. Ormanda geçirdikleri uzun süreler, onlara kırılganlık ve içsel özgürlük üzerine yeni bir perspektif kazandırdı. Bu duyusal deneyimler, bugün çalışmalarının temel arayışını oluşturuyor:

Özgürlüğü form, doku ve hareket üzerinden yeniden hayal etmek.

 

İkilinin pratiği, porselen heykelin sınırlarını genişletmeye odaklanıyor. Bugüne kadar geliştirdikleri 20’den fazla özel doku, her bir eser için yeniden şekilleniyor; heykelin “ritmine” uyan yüzey uzun bir arayış sonunda ortaya çıkıyor. Sanatçılar, sabit bir heykelin bile aslında “sonsuz hareketi yakalama çabası” olduğuna inanıyor.

 

 

Muse Contemporary’deki bu özel pop-up sergi, ikilinin en sevdiği doku ve formların yanı sıra ilk kez denedikleri deneysel yaklaşımı da içeriyor. Heykeller, canlı tüyler ve silikon damlacıklarından oluşan ikinci bir katmanla çevreleniyor; bu katman, moda dünyasından ilham alınarak geliştirildi ve eserlerin etrafında yaşayan bir aura yaratıyor.

 

Sergi, aynı zamanda ikilinin imzası hâline gelen küpler, göçmen kuşlar ve beton çerçeve üzerindeki soyut heykeller gibi temel serilerinin yeni yorumlarını da içeriyor.

 

**Sanatçıların Sözleriyle:

 

“Doğa bizim için tasvir edilecek bir nesne değil; kişisel ve sezgisel bir deneyim alanı.”**

 

Yulia ve Marat’ın üretiminde doğa, yalnızca ilham değil; özgürlük arayışının bir yansıması. Sanatçılar, “Birlikte çalışmaya başladığımızdan beri sanki ikinci bir çocukluk dönemindeyiz. Her şeyin mümkün olduğu, koşulsuz destekle büyüdüğümüz bir alan… Bu da heykellerimizin ruhuna doğrudan yansıyor” diyor.