ekavbanner1.jpg.jpg

Koleksiyonerlerin Dünyası: Erol Tabanca | Yazan Yasemen Çavuşoğlu

Yasemen Çavuşoğlu

2 yıl önce

Büyük Koleksiyoncunun Koleksiyonu

Bazıları, belirli sanatçıları yoğun bir biçimde destekler. Takibe alır, her eserini koleksiyonuna katar, tutkusu kısmen takıntıya dönüşsede o bu sevdasından vazgeçmez.

Bazıları ise, sahip olduğu sanat eserleriyle kişisel bir ilişki geliştirme ihtiyacı duyar. Yaşamında, hayatın anlamını ve yoğunluğunu ifade eden şeylerin peşinde koşar. Bunu da önce yüreğiyle hisseder, aklıyla ortaya koyar. 

Yıllar önce başladığı sanat serüvenine, gün geçtikçe artan koleksiyon sayısı da eklenince kendine; “Bu eserler ile ne yapılabilir?” diye soran koleksiyoner Erol Tabanca. Hiç kuşkusuz ki ilk etapta sergileme arzusu ve eserlerini bir müze çatısı altında toplama fikriyle harekete geçen Tabanca; OMM- Odunpazarı Modern Müzesi sanat diyarını bu şekilde ortaya çıkarıyor.

Erol Tabanca

Anadolu’nun çağdaş ve modern kenti Eskişehir. Her birimizde bu etkiyi bırakması bir tesadüf değildir. Geçmişini yaşayan ve yaşatan ama bir o kadar da yeni kalan güzel şehir… Yunus Emre’nin yurdudur, Nasrettin Hoca’nın mirasıdır…

Erol Tabanca da ise yeri bir başkadır.

Kendi doğduğu şehirde kurdu OMM-Odunpazarı Modern Müzesini, vatanımıza kazandırdığı icin kendisine müteşekkiriz. Sanat, yaşamı özgürleştiren ve keyiflendiren bir alandır. Bizlere böylesi bir alanı sağlayan Tabanca ile gerçekleştirdiğim röportajda; OMM müzesi’nin uzantısı olmak üzere yeni projesi hakkında bir araya geldik. 

-Erol Tabanca, bir sanat eserine baktığında, herhangi bir izleyici olarak kalmak yerine, siz de o esere sahip olmalıyım istediğini uyandıran ilk unsur ne oluyor?

Öncelikle beğeni gelir, sonrasında koleksiyonumuzdaki yerinin ne olacağı üzerine düşünürüm. En son bedeli konusunda doğruluğunu sorgularım.

-Koleksiyonunuza dahil edeceğiniz bir resmin hangi özellikleri sizi etkiler? Sanatçının tekniği mi, yoksa eserinde ortaya koyduğu fikir mi?

Teknik benim için çok önemli. Fikir ve bu fikri sunum konusundaki strateji de beni etkiler.

Sinan Demirtaş 

-Koleksiyonunuzdaki bütün eserler değerli şüphesiz ama sizin için ayrı bir önemi, alım sürecinde ilginç bir hikayesi olan var mı?

Bir esere alıcı olduktan ancak 11 yıl sonra kavuştum. Eseri almak istediğimde sanatçı eseri satmak için gönlünün hazır olmadığını söylemişti. Ben de ne zaman satmak istersen bana haber ver demiştim. 11 yıl sonra beni arayıp eseri size satmak istiyorum dedi ve alım yaptım. 

-OMM- Odunpazarı Modern Müzesi’nin oluşumunda yurtdışındaki müzelerden ilham aldığınız oldu mu? Olduysa şayet hangileri?

OMM’da sergilenen eserler, gerçekleştirilen programlar kadar binanın mimarisinin de dikkat çekici, çağdaş ve ikonik olmasını istedim. Bu tür simge yapıların bulunduğu bölgeye de değer kattığını düşünüyorum. Bir Eskişehirli olarak müzemizin bulunduğu bu özel kentin Türkiye’de ve yurt dışında bir çekim merkezi haline gelmesini önemsiyorum. Bu açıdan baktığımızda Bilbao’daki Guggenheim Müzesi bizim için bir örnek teşkil etti diyebilirim.

Erol Tabanca - İdil Tabanca

Sanatı yaşam şekillerinin bir parçası haline getiren Tabanca Ailesi

-Erol bey, OMM- Odunpazarı Modern müze’sini siz kurdunuz ve  kızınız İdil Tabanca’ya emanet ettiniz. Baba’dan kızına geçen bir sanat sevdası mı bu? 

OMM’un birbirinden farklı kitlelere ulaşabilmesi ve çok yönlü bir bakış açısıyla hareket etmesinin kaynağı belki de iki farklı kuşaktan besleniyor olması. Ben daha geleneksel bakarken İdil’in yenilikçi perspektifi, cesareti, değişime olan inancı OMM’a o özgün duruşunu kazandırıyor. Açıkçası benim bu yola çıkarken hayalim; koleksiyondaki eserleri daha fazla insanla buluşturmak ve Eskişehir’e bir değer daha katmaktı. Fakat İdil’in projeye dahil olmasıyla vizyonumuz çok genişledi. OMM daha dinamik, uluslararası, genç ve farklı misyonlar üstlenen bir yapı haline geldi ve ne mutlu ki İdil’in önderliğinde öyle de devam ediyor.

Erol Akyavaş

-Yeni projeniz’de genç hevesli sanatçılarla, tecrübeli üstad sanatçıların bir arada harmanlanacakları, bir eğitim alanı yaratmak için yola çıktınız. Bize bu projeden bahseder misiniz?

Bu proje benim müzeden sonra genç, yetenekli sanatçı adaylarına destek amacı ile düşündüğüm bir konu. Amacı; usta sanatçılarla sanatçı adaylarını bir araya getirebileceğim ve belli bir süreyi birlikte geçirebilecekleri fiziki bir alan yaratmak olacak. Daha çok başındayız, olgunlaştıkça detaylarını konuşuruz diye umuyorum. 

Ferruh Başağa

- Bu fikir nasıl doğdu?

Böyle bir düşünce uzun zamandır aklımda vardı. Şimdi biraz daha vakit ayırabildiğim bir dönemde kendim de fiili olarak projenin içinde yer alıyorum ve olgunlaştırmaya çalışıyoruz.

- Proje’de yer alacak sanatçılar?

Şu anda proje hazırlık aşamasında olduğu için sanatçılar konusunda karar vermiş değiliz. Ama böyle bir projenin içinde olmayı arzulayan bütün sanatçılarla birlikte olabiliriz.

Nejad Melih Devrim

-Katılım neye göre belirlenecek?

İyi niyet, hoşgörü ve samimiyete göre. Paylaşımcı anlayışın hakim olduğu bir iklim yaratmaya çalışacağız. Bütün amaç sanata tutkun gençlere kendilerini ifade etme alanı yaratmak ve ustaların tecrübelerinden istifade etmelerini sağlamak olacak. 

-Ne zaman hayata geçirmeyi hedefliyorsunuz?

Sanırım 1,5 – 2 yıl içinde tam anlamıyla gerçekleşmeye başlamış olur. 

-Son olarak Erol bey, iyi bir sanat koleksiyoneri olmak için kişinin nelere dikkat etmesi gerekir?

Açıkçası iyi bir koleksiyoner olmanın kuralları olduğunu düşünmüyorum. Bu çok göreceli bir konu ve herkes için “iyi”nin tanımı bambaşka olabilir. Hiçbir zaman büyük hırslarla, planlarla koleksiyon yapmadım. Baktığımda beni bir yerden yakalayan, bağ kurabildiğim eserlere yöneldim. OMM açıldığında koleksiyonumuzdan eserleri izleyiciyle buluşturduğumuzda da gördük ki pek çoğu benimle aynı hisleri paylaşabiliyor. Eserle bir ilişki kuruyor, duygusal olarak bir bağ oluşturuyor. Bu sayede, isabetli kararlar verdiğimi de görmüş oldum.

Canan Tolon

Eğer sadece sanat piyasının dinamiklerine göre eser seçseydim ve bu eserlerin benim duygusal dünyamda bir karşılığı olmasaydı, günün sonunda bu koleksiyon beni mutlu eden bir koleksiyon olmazdı. Okumak, araştırmak, değerlendirmek, fikir almak elbette çok önemli; ancak en önemlisi kalbinizin size ne söylediği.

Kalbinin sesini dinleyen ve bu duyguya bizi de dahil eden koleksiyoner; Erol Tabanca.

Yaşadığımız bu corona günlerinde; insanlığın, her birimizin o kadar çok ihtiyacı var ki iyi bir şeyler duymaya. İyi günlerde, yine yeniden birlikte olmaya. Umut edelim ki, hayat kısa sürede yoluna girsin ve sağlıklı günlerde tekrardan sanat ve kültür gibi faaliyetler de bir araya rahatça gelinebilsin. Çok değerli Erol Tabanca ile gerçekleştirdiğimiz bu sanat dolu sohbet için kendisine çok teşekkür ediyorum. Bir sonraki yazımda, bir başka koleksiyonerin dünyasında görüşmek üzere.


Yorumlar (2)
ŞH

Şule Haskell

Kalemine saclike❤️👍🌟
PB

Pınar Bankaoğlu

Her zamanki gibi yazarın yalın ve samimi anlatımı ile röportaj sıcak bir sohpete dönüşmüş. Okuyucuya o duygu yine çol güzel geçmiş. Tebrikler Yasemen Çavuşoğlu!


En Çok Okunanlar