53b23188-1ec5-4771-94b1-9663c67707bc.jpg

Modern Mimarinin Ustasına Veda: Frank Gehry Hayatını Kaybetti

ArtNews

46 dakika önce

Modern mimarinin en etkili ve en tanınan isimlerinden biri olan Frank Gehry, 96 yaşında hayatını kaybetti. Gehry, yalnızca sıra dışı binalar tasarlayan bir mimar değil; şehirlerin nasıl hissedildiğini, mimarinin insanla nasıl iletişim kurabileceğini yeniden düşünmemizi sağlayan bir yenilikçiydi.

1929’da Toronto’da doğan Gehry, çocukluk yıllarında karton kutularla yaptığı küçük maketlerle merakını keşfetmişti. Bu merak, ilerleyen yıllarda çeliği, titanyumu ve camı neredeyse birer heykel malzemesi gibi kullanmasına kadar uzanan yaratıcı bir serüvene dönüştü. Los Angeles’ta kurduğu ofis, zamanla küresel ölçekte deneysel mimarinin en önemli merkezlerinden biri hâline geldi.

Dans Eden Ev, Prag

Mimarlığı Dönüştüren An

Gehry’nin kariyerindeki en büyük kırılma, 1997’de Bilbao’da açılan Guggenheim Müzesi oldu. Dalgalar gibi kıvrılan titanyum yüzeyler, yalnızca mimari sınırları zorlamadı; bir şehrin ekonomik ve kültürel kaderini de değiştirdi. “Bilbao Etkisi” adı verilen bu dönüşüm, mimarinin bir şehir için ne kadar güçlü bir katalizör olabileceğini tüm dünyaya gösterdi.

Walt Disney Concert Hall, Los Angles

Form ile Duygu Arasında Bir Yer

Gehry’nin yapıları çoğu zaman ilk bakışta “alışılmadık” veya “kaotik” görünürdü. Ancak bu karmaşa, aslında son derece kontrollü bir özgürlüktü.
Onun için mimarlık, yalnızca yaşam alanı yaratmak değildi; insanların bir yapının yanından geçerken hissettikleri merakı, şaşkınlığı, hatta gülümsemeyi önemserdi. Yapılarını bu yüzden “duygulara temas eden objeler” olarak tanımlayanlar oldu.

Guggenheim Müzesi, Bilbao

Walt Disney Concert Hall bunun en belirgin örneklerinden biriydi. Çelik panellerin akışkan kıvrımları, Los Angeles’ın gündelik ritmine şiirsel bir sembol eklerken, salonun olağanüstü akustiği de mimari ile müziğin birbirini nasıl tamamlayabileceğini gösteriyordu.

Gehry’nin imzası, dünyanın pek çok kentinde iz bırakmaya devam ediyor; Paris’te bir kültür adası gibi yükselen Fondation Louis Vuitton, Chicago’daki kamusal yaşamı dönüştüren Pritzker Pavilion, Prag’ın dokusuna modern bir espri katan Dans Eden Ev onun mimarlık anlayışının ne kadar geniş bir coğrafyada karşılık bulduğunu ortaya koyuyor.

Fondation Louis Vuitton, Paris

Tartışılan ama Asla Görmezden Gelinemeyen Bir Mimar

Gehry’nin çalışmaları zaman zaman “fazla iddialı”, “fazla heykelsi”, “fazla pahalı" olarak eleştirildi. Fakat tüm bu tartışmalar bir gerçeği değiştirmedi:
Onun mimarisi, insanların binalarla ilişki kurma biçimini geri döndürülemez şekilde değiştirdi.



En Çok Okunanlar

Bizi Whatsapp'ta takip edin