f2af643b-1f2b-4576-a0c7-c8029d8139a4.png

Shirin Neshat - Dirimart Yazan: Banu Çarmıklı

Banu Çarmıklı

10 yıl önce



Geçen hafta sanatseverlerin dört gözle beklediği Shirin Neshat sergisi Dirimart’ta açıldı. Tüm dünyada film, video ve fotoğrafları ile bilinen İranlı sanatçı 1995 İstanbul Bienali’nden sonra İstanbul’da ilk kişisel sergisini açtığı için heyecanlı olduğunu dile getirirken, sanatçıyı tanıma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum.



Uzun yıllardır takip ettiğim Neshat’ın bu seferki sergisi  “The Book of Kings “( Kralların Kitabı) serisi içinde yer alan Mourners ( Yas Tutanlar) portreleri. “ Kralların Kitabı “ diğer adı ile “Şehname”  11. yy’da Müslümanların İran’ı fethini konu alır. Bu projede sanatçı 60 bin epik şiirden ilham almıştır. Şehname kitabında İran’daki İslam fethi bir trajedi olarak yer alır. “Kralların kitabı” serisi Ortadoğu ve Arap dünyasındaki ayaklanmalarda hayatını kaybeden genç ve yaşlı insanların anısına ithafen yapılmış bir proje.  



Sanatçı gündemde olan “Arap Baharı”nı daha iyi kavramamız için tarih, felsefe, şiir ve politika gibi kavramları çalışmalarında kullanarak, izleyenleri fotoğraflara çekmeyi başarmış. Fotoğraflara yakından baktığımda suratlarda ve insan vücudunun çeşitli yerlerinde yüz yıllık şiirleri içeren kaligrafik yazıların yer aldığını görüyorum.

İçerik açısından çok kuvvetli bulduğum bu fotoğraf serisi Bilgi Üniversitesi’ndeki 3 ayrı video çalışması ile daha da anlam kazanmış. Sergide yer alan birkaç çalışmasını geçen sene “La Galerie Jerome de Noirmont Paris” galerisinde gördüğüm sanatçı, İranlı şair Firdevs’inin şiirlerinden yola çıkarak Arap baharında, İslam dünyasında ve İran’da yaşanan tatsız olaylara dikkat çekmek istiyor. Bu büyük proje “Yurtseverler”,  “Kitleler” ve “Kötü Adamlar” olarak 3’e ayrılıyor.



Arap baharı esnasında sanatçının birçok tanıdığı ve arkadaşlarının hayatlarını kaybetmesi onu derinden etkilemiş. Anlaşılacağı gibi Shirin Neshat’ın biyografisi, kültürel geçmişi ve sürgün hayatı onun ne kadar yoğun duygular içinde bu eserleri ürettiğinin göstergesidir. Yaşlıların olduğu fotoğraflara baktığımda savaşmayan ama tarihe tanıklık etmiş, yüzleri çizgilerle dolmuş, mutsuz, ümitsiz, endişeli ve çaresiz yüzleri görüyorum.



Kadının İslam’da yeri, din, otorite gibi toplumsal meselelere dikkat çekmek isteyen sanatçı, fotoğrafların arka planında siyah fon kullanarak izleyenlerin dikkatlerini bu portrelere çekmeyi başarmış. Sanatçıyla yaptığım sohbette İslam devriminin İran kültürünü ve sanatını çok etkilediğini vurguladı. Uzun yıllar yurtdışında kaldıktan sonra İran’a döndüğünde farklı bir İran bulması onu çok üzmüş.

Siyah-beyaz fotoğraflar üzerinde “Farsça “ el yazısı bulunan portreler ve el-ayak gibi vücudun farklı bölgelerinde bulunan kan kırmızısı savaş resim detayları, baskıcı politikalara karşı insanların maruz kaldığı zulümleri gösteren en güzel örnekler. 



Neshat tarihsel ve kültürel olayları, mecazi anlamda çağdaş metaforlar ile bize anlatıyor. Sembollerle meydana getirdiği çalışmalar, Shirin’in günümüz küresel politikaları ve baskıcı rejimlerine karşı insanları aydınlatması açısından da çok önemli. Arap dünyası, Ortadoğu ve İran’daki güç olgusunu bu provokatif fotoğraflarda basitçe görebiliyoruz. Bu sergi, otoriter rejimlerin içinde sıkışıp kalan insanların canları pahasına olursa olsun özgürlük için verdiği savaşları ve onların çaresiz çığlıklarını anlatan dramatik çalışmalardan oluşuyor.

” siyasetin ve kimlik” arayışının çağdaş sanat içinde yer alması ve dünyadaki karmaşa içinde insanların çektikleri travmaları anlamamız sergiyi önemli kılan diğer bir nokta. Müslüman kimliği yanında bir kadın gözüyle İslam’a bakış açısını anlatan Shirin’in çalışmalarını çok etkileyici buluyorum. Sanatçı Müslüman kimliğinin zorluklarını, karışıklıklarını ve bir yere ait olma hissini yansıtıyor çalışmalarında. Bir bakıma performans sanatı icra ettiğini düşündüğüm bu insanlar, günümüzde önemli tarihsel, sembolik olaylara tanıklık etmiş kişiler. 



Sanatsal olarak basit, kavramsal olarak karmaşık, ve aşırı şiirsel olan bu eserleri Shirin Neshat’ın kültürler arası kurduğu diyaloğun en güzel örnekleri.  Neshat’ın,  Dirimart’ta yer alan fotoğrafları dışında sergiyi tamamlayan “Turbulent”, “Rapture” ve “Over Ruled”  adlı video çalışmaları Santral İstanbul’da yer alıyor.
 


Turbulent
 

İran’ın sosyal yapısında yer alan cinsiyet konusuna dikkat çeken çift kanallı ilk video çalışması. Videoyu izlerken erkek ve kadın arasındaki müziksel düelloya tanık oluyorum. Video, İranlı kadınların müzik pratiklerinden yoksun olmaları, erkeklerin ise halk performanslarında ve kayıtlarında özgürce şarkı söyleyerek zevk almalarını sembolleştiriyor.  Bir ekranda kalabalık bir topluluğa Rumi’nin sözlerini içeren geleneksel aşk şarkılarını seslendiren erkek,  diğer ekranda ise boş bir oditoryumda tek başına bir şarkıyı seslendiren kadını görüyoruz. İran’da kadının halk içinde şarkı söylemesinin yasak oluşunu simgeleyen bu video karşıtların birleşiminden oluşuyor. Öyle ki; siyah-beyaz, boş-dolu, kadın-erkek, geleneksel ve geleneksel olmayan kavramlar video da bir arada yer alıyor.
 


Rapture
 

Doğa ve kültür etrafında toplanmış ve yine İslam dünyasında cinsiyet konusuna dikkat çeken çalışmada alegorik bir düello yer alıyor. Kaleyi dolduran beyaz gömlekli adamlar ile kalenin dışında yer alan siyah çarşaflı ( Chador) kadınlar, doğada toplu halde ritüelde bulunuyorlar. Kale maskulen bir yer ifade ederken, bu sonsuz duvarlar içinde kişiler hapsedilmiş oluyor. Çölde dua eden kadınlar, daha sonra deniz kıyısına gidip burada taşıdıkları bot ile bilinmeyene doğru hareket ediyorlar. Bu hareket intihar veya özgürlüğe doğru bir hareket olarak algılanabilir. Şu bir gerçek ki yapılan bu eylem cesaret ve kararlılığın bir göstergesi.  

Göçmen ve yabancı olarak birçok kimliği olan İranlı sanatçı her zaman çalışmalarında insanların kimlik arayışlarını vurguluyor.



Yazı: Banu Çarmıklı

Daha fazla bilgi için aşağıdaki linki TIK layabilirsiniz.
http://www.banucarmikli.com/



En Çok Okunanlar