Sanat tarihine baktığımızda aslında hep genç sanatçıların hikayesini okuyoruz. Van Gogh 37 yaşındayken öfkeyle bastırdığı fırça vuruşlarıyla post-empresyonizmin temellerini atıyordu. Picasso 26 yaşında Les Demoiselles d'Avignon'la kübizmi doğurdu. Frida Kahlo 20'li yaşlarında yatakta aynaya bakarken kimlik ve acıyı yeniden tanımlamaya başladı. Dali 28 yaşında Belleğin Azmi'nde eriyen saatleriyle zamanın akışkanlığını sorguladı. Ai Weiwei'nin milyonlarca kırık porselen ayçiçeği, Kültür Devrimi'nin acısını hala taşıyor. Her eser, yaratıldığı anın sorularını, kaygılarını, umutlarını saklayan bir zaman kapsülü gibi. Ve hepsi genç yaşta, o günün dilini konuşarak yarattı bu eserleri.
12. Mamut Art Project - Yapıkredi Bomontiada
Bugün de Mamut Art Project'in 12. edisyonunda bir araya gelen 33 sanatçı tam olarak bunu yapıyor. 2025'in dilini konuşuyorlar. Türkiye'nin gelecekteki sanat sahnesini şekillendirecek söylemleri şimdiden inşa ediyorlar. 10-14 Aralık'ta Yapı Kredi bomontiada'da açılacak bu sergi, sadece bir etkinlik değil. Genç sanatçıların profesyonel hayata ilk adımlarını attığı, gerçek bağlantılar kurduğu, kendilerine bir yer açtığı bir platform. Belki de yıllar sonra, bugünün Van Gogh'larını, Picasso'larını tam da burada keşfettiğimizi konuşacağız.
Canberk Özcan - 12. Mamut Art Project
Mamut Art Project 2025'te Adil Öksüz'ün mekan algısını sorgulayan enstalasyonlarından Ahmetcan Gökçeer & Camilla Angolini ikilisinin disiplinler arası işbirliğine, Aida Teimourtouei'nin kültürel bellek üzerine çalışmalarından Beyza Duman'ın malzemeyle kurduğu samimi diyaloglara, Bilge Abur'un çağdaş ifade biçimlerinden Dersu Saral'ın doğa ve insan ilişkisini yeniden tanımlayan bakışına, Emre Köktaş'ın güncel söylemlerinden Gülşah Sözbir'in kadın deneyimini görünür kılan anlatısına, Kemal Köse'nin kavramsal yaklaşımından Merve Kubat'ın şiirsel üretimlerine, Sebahattin Yüce'nin güçlü anlatımından Tibet Oktay Aslan'ın sınır tanımayan denemelere, Yağmur Telli Yücel'in özgün dilinden Zeynep Deniz Çalışkan'ın çarpıcı işlerine uzanan geniş bir yelpaze sizi bekliyor. Her sanatçı, bugünün sorularına kendi cevabını veriyor.
Serenay Gülyağcı - 12. Mamut Art Project
Beylerbeyi İçecek Pazarlama, Jotun, Kalif, Samsung ve Yapı Kredi bomontiada'nın desteğiyle hayata geçen Mamut, bu yıl Türkiye'nin dört bir yanından 33 sanatçıyı bir araya getiriyor. Baskıdan bio art'a, desenden kinetik enstalasyona kadar uzanan bu çeşitlilik, yeni kuşağın sanatı nasıl farklı dillerle konuştuğunu gösteriyor. Canlı organizmalarla çalışan sanatçılar var, hareketle zaman kavramını sorgulayan heykeltraşlar var, geleneksel teknikleri çağdaş anlatılarla buluşturan isimler var. Her biri, sanatın bambaşka bir yerinden bakıyor.
Bu çeşitlilik tesadüf değil aslında. Bugünün dünyasını tek bir dil, tek bir malzemeyle anlatmak mümkün değil artık. Yaşadığımız çağın katmanlı karmaşıklığı, farklı araçlar, farklı bakış açıları gerektiriyor. Mamut'un seçkisi de tam olarak bunu yansıtıyor. Birbirinden farklı disiplinler yan yana duruyor, her biri kendi hikâyesini kendi diliyle anlatıyor.
İşte Mamut Art Project'te Karşınıza Çıkacak Sanatçılar ve Eserlerinin Hikayeleri:
Ahmet Kıran - 12. Mamut Art Project
Ahmet Kıran'ın Hayali Yapılar serisi, iki tutkusunun kesiştiği yerde duruyor, mimari ve natürmort fotoğrafçılık. Doğal ve endüstriyel malzemeleri alıp bağlamlarından koparıyor, sonra onları yeniden bir araya getiriyor. Ortaya mimari yapıları andıran ama aslında hiç var olmamış düzenlemeler çıkıyor.
Kıran, doğa ve yapılı çevre arasındaki zıtlıkları ve uyum ihtimalini araştırıyor. Nesnelerin olağan koşullarda yan yana gelemeyeceği, ama belki de gelebileceği o alternatif ilişkileri görünür kılıyor. İnsan yapımı ve doğal unsurlar arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor. Zamansız, dengede bir evren yaratmaya çalışıyor. Sanki soruyor, Ya her şey başka türlü olsaydı? Ya doğa ve insan el ele verseydi?
Asya Nur Hasgül - 12. Mamut Art Project
Asya Nur Hasgül'ün otoportrelerine baktığınızda hemen fark ediyorsunuz, Kimlik dediğimiz şey, düşündüğümüz kadar sabit değil. Sürekli dönüşüyor, kırılıyor, yeniden şekilleniyor. Ama asıl dikkatimi çeken Kukla Tiyatrosu serisi. Kukla ve kuklacı metaforu üzerinden şunu soruyor, Ya aslında ikisi de aynı kişiyse? Biz hep kendimizi ya tamamen kontrol eden ya da tamamen kontrol edilen olarak görürüz. Oysa gerçek çok daha karmaşık. Bazen ipleri elimizde tuttuğumuzu sanırken aslında başka birileri bizim iplerimizi çekiyordur. Hasgül'ün işlerinde bu muğlaklık, bu belirsizlik çok güzel hissediliyor. Otorite dediğimiz şeyin sınırları düşündüğümüzden çok daha bulanık.
Ayşe Aydoğan - 12. Mamut Art Project
Ayşe Aydoğan'ın resimlerine baktığınızda aslında bir arşive bakıyorsunuz. Sanatçı, kendi rutininden ve arkadaş çevresinin hayatından kesitler fotoğraflıyor, sonra bunları tuvale taşıyor. Evlerdeki küçük detaylar, odaların köşelerinde unutulmuş kişisel eşyalar, evcil hayvanlar... Hepsi birer ipucu aslında. Kim bu insanlar, nasıl yaşıyorlar, nelere değer veriyorlar? Aydoğan'ın resimleri, gündelik hayatın o sıradan gibi görünen anlarının aslında ne kadar kişisel, ne kadar anlamlı olduğunu hatırlatıyor. Her resim bir belge gibi, ama duygusal bir belge.
Bilgesu - 12. Mamut Art Project
Bilgesu'nun Rutin Melankoli serisindeki kadın, salondaki mavi koltukta öylece uzanmış, boğaza bakıyor. Yanında kenara atılmış boş ilaç kutuları. Lavaboda ellerini yıkayan biri var. Hepsi çok tanıdık sahneler aslında. Ama işte tam da bu yüzden rahatsız edici. Bilgesu, melankoliyi anlatmak için büyük jestler kullanmıyor. Sıradan anların içindeki o sessiz huzursuzluğu, gerilimleri yakalıyor. Bazen en ağır duygular, en sıradan anlarda saklanıyor çünkü. Rutin olana karışmış melankoli belki de en zor olanı. Bilgesu'nun işleri tam da bunu görünür kılıyor, Gündelik hayatın içine sızmış, adını bile koyamadığımız o ağırlığı.
Burcu Ejderoğlu - 12. Mamut Art Project
Burcu Ejderoğlu'nun hikayesi aslında çoğumuzun tanıdık gelecek bir yerden başlıyor, şehirde üretim yorgunluğu. Covid döneminde Artvin Borçka'daki köyüne döndüğünde başlıyor her şey. Korosi adlı kısa filmi, hem kişisel bir yolculuk hem de kültürel bir geri dönüş. Sanatçının ailesinin Gürcü kökleri, Gürcü kültürüne referanslar... Ama asıl güçlü olan, stop motion tekniğiyle anlattığı hikaye. Çoruh Vadisi'nde geçen bu öyküde, yörede nadir görülen karganın ölüm getirdiği inancından yola çıkıyor. İnsan ve doğa ilişkisini, ölümü kabullenme sürecini böyle anlatıyor. Köklerine dönerken aslında evrensel bir soruyla yüzleşiyor, Doğayla olan bağımızı nasıl kaybettik ve ölümden neden bu kadar korkuyoruz?
Canberk Özcan - 12. Mamut Art Project
Canberk Özcan’ın Giyinmişler ve Kutsamışlar serisinde yirmi tuval var ve hepsi bir yemek masası sahnesini anlatıyor. İlk bakışta her şey bir bütün gibi görünüyor, figürlerin giysileri, ifadeleri, duruşları birbirine uyumlu. Ama sonra fark ediyorsunuz, tuvaller arasındaki boşluklar o sürekliliği kesiyor. Tam bir anlatıya kapılacakken, tam o akışa gireceğinizde duvar karşınıza çıkıyor. Bu çok bilinçli bir seçim aslında. Klasik bir kompozisyonda beklediğiniz o tamamlanma hissi, o duygusal doruk gelmiyor. Kenarlardaki geçiş yanılsamaları duvar boşluklarında kayboluyor. Ne yapıyor bu? Sizi masadaki figürlerle özdeşleşmekten alıkoyuyor. Bunun yerine bu anlatı nasıl kurulmuş diye düşünmeye başlıyorsunuz. Brecht'in yabancılaştırma etkisini hatırlatan bir mesafe var burada. Sanat eserine dalmak yerine, ona dışarıdan bakmaya davet ediliyor izleyici.
Dilara Tan - 12. Mamut Art Project
Dilara Tan'ın işi tam da doğduğu yerden başlıyor aslında. Bursa'nın Kestanealan Köyü'nde her Ekim ayı, sis ve yağmurun arasında geçen hasat mevsimini hatırlıyor. Kestane ağaçları Eylül'ün son yağmurlarını içlerine çektikten sonra dikenli yumakları arasından meyvelerini göstermeye başlar. Hasat zamanı böyle gelir.
Tan, Kestane Mevsimi projesinde sadece bu tanıdık ritmi anlatmıyor. Kestane ağaçlarına musallat olan Gal arısını ve ona karşı geliştirilen Torymus böceğini de işine katıyor. Çin'den Türkiye'ye ulaşan bu zararlı böcek yapraklarda gal oluşturuyor, sürgünlerin büyümesini ve çiçeklenmesini engelliyor, verimi düşürüyor. Tan'ın işi, kestane mevsiminde katılanların ortak deneyiminden bir kesit sunuyor. Belki de bize şunu hatırlatıyor, Doğanın ritmi, bizim müdahalelerimiz ve arada kalan o kırılgan denge her zaman birlikte var.
Kemal Köse - 12. Mamut Art Project
Kemal Köse'nin resimleri, doğa ile modern hayatın iç içe geçtiği o yarı soyut mekanlarda duruyor. Doğal hayat ile insan üretimi nesneler yan yana geldiğinde, insanın doğayla kurduğu ilişkinin ne kadar karmaşık olduğunu görüyoruz. Bazen bu ilişki doğrudan gözlemlerimizden, deneyimlerimizden şekilleniyor. Bazen de dijital dünyanın sunduğu görsellerle yeniden kurguluyoruz onu.
Köse'nin yarattığı bu katmanlı etkileşim, bizi çevremizdeki her şeyle kurduğumuz bağı sorgulamaya davet ediyor. Belki de hatırlatıyor, Doğayla ilişkimiz artık sadece dışarıda, ağaçların, toprağın arasında değil. Ekranlarımızda, gündelik nesnelerimizde, modern hayatın her köşesinde de var. Ve belki de tam da bu yüzden bu kadar kafa karıştırıcı.
Sebahattin Yüce - 12. Mamut Art Project
Sebahattin Yüce'nin resimlerine baktığınızda aslında günlük hayatın o sıkışmış anlarını görüyorsunuz. Bazen basit, bazen karmaşık duygular bunlar ama hepsini imgelere dönüştürüyor. Mamut Art Project 2025'teki işlerinde özellikle bir şey dikkat çekiyor, hayal kırıklığı. O beklediklerim gerçekleşmedi hissi, her şey böyle mi kalacak duygusu... Yüce bunu sadece göstermiyor, hissettiriyor. Belki de bu kadar evrensel olmasının nedeni bu, Kim yaşamadı ki hayal kırıklığını?
Abrahamm Creative Studio
2023'te başlayan Mamut Limited, bu yıl da yeni seramik seçkisiyle karşımızda. Sadece genç isimlere değil, deneyimli sanatçılara da açık olan bu platform, seramiği çağdaş bir anlatım aracı olarak yeniden keşfettiriyor.
Mamut Unlimited Seramik'te Abrahamm Creative Studio'nun yenilikçi tasarım dilinden Işın Sezgi Avcı'nın çamurla kurduğu içten diyaloglara, Nisan Talaz'ın geleneksel formları dönüştüren hassas dokunuşundan Sinem Ören'in seramiğin sınırlarını zorlayan cesur denemelerine, Yalçın Yeşiltepe'nin malzemeyle kurduğu samimi ilişkiden Zeynep Boyan'ın çağdaş seramik söylemine uzanan bir yolculuk var. Her sanatçı, toprağın dilini kendi hikayesiyle yeniden yazıyor.
Bomontiada'nın 4. katında ve mamutlimited.com'da görebileceğiniz bu seçki, toprağın plastisitesinin çağdaş sanatta nasıl dönüştüğünü gösteriyor. Belki de tam da şu anda, geleceğin büyük seramik sanatçılarından biriyle tanışıyorsunuz.
Kapak: Dilara Tan, Ağaç, 2021, Fine art baskı, 70x50
Yazı ve Fotoğraflar: Fulden Karayel Okumuş
Sınırlar Var mıydı, Yoksa Biz mi Çizdik? Gelin BASE 2025'te Karar Verin!
Didim'de On Sanatçı, Beş Gün: Anda Kalmak İçin Ne Yapmalı?
Van Gogh'un Çok Boyutlu Dijital Rönesansına Bir de Bu Açıdan Bakın
Şehrin Ruhunu Bu Festivalde Keşfedin: 212 Photography Istanbul
Hiçbir Şeye Şaşırmamak, Gerçekten Bir Sanat Mıdır?
Yorum yapmak için tıklayın