Art Basel Paris, bu yıl şehri bir kez daha çağdaş sanatın merkezine dönüştürdü. Grand Palais Éphémère’in gorkemli mimarisi içinde 22–26 Ekim tarihleri arasında 4. edisyonu düzenlenen fuar 41 ülkeden 206 uluslarası galeriyi bir araya getirdi. Art Basel yalnızca katılımcı galerilerin değil, kentle bütünleşen kültürel enerjinin de bir yansımasıydı. Paris sokaklarında, müzelerde, bağımsız sanat mekânlarında fuarın yankısı günlerce hissedildi.

Bu yıl fuar üç ana bölümden oluşuyordu: Galeries, Emergence ve Premise
“Galeries” bölümü modern ve çağdaş sanatın en güçlü temsilcilerini ağırlarken, “Emergence” genç sanatçılara yeni bir platform sundu. “Premise” ise küratörlü sunumlarıyla sanata tarihsel ve kavramsal bir derinlik katarken sanatın sınırlarını genişleten bir diyalog alanı yarattı. Katılımcı galeriler yalnızca estetik açıdan güçlü işler değil, politik, ekolojik ve toplumsal temaları da sahneye taşıdı. Ziyaretçiler için fuar, bir alışveriş alanından çok, düşünceyle estetiğin kesiştiği bir deneyim alanına dönüştü. Bu yıl fuara katılan Türk koleksiyonerler ve sanatseverler geçen yıllara göre daha fazlaydı fakat bu yıl da fuarda Türk sanatcı yoktu. Fuara Türkiye’den katılan tek galeri ise fuarda en çok ilgi gören stantlardan The Pill Gallery’di.

The Pill Gallery/Artist: Nefeli Papadimouli
Kimi stantlarda sessiz minimalizm, kimilerinde ise renk ve hareketin dinamik enerjisi öne çıkarken, tüm fuar alanını saran şey bir tür “yaratıcı merak” duygusuydu.

Di Donna Galleries/Claude Lalanne
2025 edisyonu, Paris’in yalnızca bir sergi mekânı değil, sanatın üretildiği, tartışıldığı ve dönüştüğü bir şehir olduğunu bir kez daha hatırlattı. Art Basel artık sadece bir fuar değil; çağdaş sanatın nabzını tutan, küresel estetik yönelimleri belirleyen bir platform haline geldi.
Fuar’da İlgi Odağı Olanlar

Japon sanatçı Takashi Murakami ve Louis Vuitton’un iş birliğiyle hazırlanan, 11 sanat eseri çantadan oluşan “Artycapucines VII” koleksiyonu, Art Basel Paris’in en dikkat çekici bölümlerinden biri oldu. Murakami’nin “Superflat” akımına özgü renkli, neşeli ve çok katmanlı evreni, Louis Vuitton’un ikonik “Capucines” çantasıyla birleşerek sanat ve modanın sınırlarını yeniden tanımladı.
Murakami’nin pop kültür unsurlarını geleneksel Japon estetiğiyle harmanlayan tasarım anlayışını birleştiren “Artycapucines VII”, çağdaş sanatın moda aracılığıyla nasıl yeni bir ifade biçimi kazandığını göstermesi bakımından da fuarda öne çıktı.

Herbstausgabe des Gallery/Ai Weiwei, The Last Supper in Green, 2022, Lego, 344.8 x 689.7 cm
Ai Weiwei’nin The Last Supper in Green adlı eseri, Leonardo da Vinci’nin ikonik tablosunu binlerce Lego taşıyla yeniden yorumluyor. Sanatçı, klasik bir eseri çağdaş bir malzeme ile yeniden inşa ederek izleyiciye kimlik, aidiyet ve toplumsal temalar üzerine düşündürüyor.

Alex Da Corte, “Kermit the Frog, Even” ile popüler kültür ikonlarını duygusal bir derinlikle yeniden yorumluyor. Place Vendome’da sergilenen bu eser, çocukluk masumiyetiyle melankoliyi ustaca bir araya getiriyor. Kermit’in yeşil figürü, sanatçının kimlik, aidiyet ve kırılganlık temaları etrafında kurduğu sahnede hem bir kahraman hem de sanatçının içsel dünyasının yansıması hâline geliyor.
Art Basel Paris’in Rekor Satışları
Açılışından itibaren koleksiyonerlerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen fuar rekor satışlara aracı oldu; Hauser & Wirth, Gerhard Richter’in 1987 tarihli “Abstraktes Bild” eserini 23 milyon dolara satarak fuarın en dikkat çekici satışına imza attı. White Cube’te Julie Mehretu’nun “Charioteer” adlı eseri 11,5 milyon dolara, Pace Gallery’de ise Amedeo Modigliani’nin “Jeune fille aux macarons” (1918) portresi 10 milyon doların biraz altında bir fiyata alıcı buldu. Aynı galeride Agnes Martin’in “Children Playing” (1999) adlı tablosu da 4,5 milyon dolara satıldı.

Hauser & Wirth/Gerhard Richter, 1987, Abstraktes Bild, Oil on canvas, 200 x 140 cm
David Zwirner standında Amerikalı sanatçı Ruth Asawa’nın heykeli 9,5 milyon dolara satılarak fuarın heykel kategorisinde zirveye çıktı. Aynı galeride Gerhard Richter’in bir diğer tablosu 6,8 milyon dolara, Dana Schutz, On Kawara, Michaël Borremans ve Bridget Riley gibi sanatçıların eserleri ise 300 bin–1,3 milyon dolar aralığında alıcı buldu.
Thaddaeus Ropac için de hafta oldukça hareketli geçti. Galeri, Çarşamba günü Georg Baselitz’in “Cowboy” (2024) adlı bronz heykelini 4 milyon ABD dolarına satarak güçlü bir açılış gerçekleştirdi.
Art Basel aracı olduğu başarılı satışlarla, Avrupa sanat piyasasının yeniden yükselişe geçtiğinin güçlü bir göstergesi oldu.

Art Basel Paris 2025, yalnızca satış rekorları ve ünlü sanatçılarıyla değil; farklı kuşaklardan ve disiplinlerden gelen eserlerin bir araya gelmesiyle de öne çıktı. Klasik ile çağdaş, sanat ile moda, çocukluk anıları ile toplumsal temalar arasındaki diyaloglar, ziyaretçilere çok katmanlı ve düşündürücü bir deneyim sundu. Bu edisyon, Paris’in çağdaş sanat sahnesinde bir üretim, paylaşım ve keşif merkezi olduğunu bir kez daha gösterirken, global sanat piyasasının dinamizmini ve koleksiyon dünyasının çeşitliliğini de gözler önüne serdi. Önümüzdeki edisyonun da, sanatseverlere ve koleksiyonerlere benzer şekilde ilham verici, yenilikçi ve keşif dolu deneyimler sunması bekleniyor.

Art Basel Paris 2026'da görüşmek üzere büyüleyici şehirden ayrıldık.
bir yıl önce
Frieze London 2024: İngiltere’nin En Prestijli Sanat Fuarından İzlenimler
bir yıl önce
60. Venedik Bienali’nin Ardından
bir yıl önce
Tüm Şehri Etkisi Altına Alan Sanat Rüzgarıyla Art Basel Miami Beach 2023 | Yazan İnci Aksoy
2 yıl önce
PARIS+ par Art Basel'in İkinci Edisyonunun Ardından | Yazan İnci Aksoy
2 yıl önce
Art Basel Miami Beach 2022: Sanat Maratonunda Bir Hafta | Yazan İnci Aksoy