f2af643b-1f2b-4576-a0c7-c8029d8139a4.png

Saype İstanbulluları Land Art İle Tanıştırdı | Yazan Fulden Karayel Okumuş

Fulden Karayel Okumuş

3 yıl önce

İstanbul boğazı geçtiğimiz günlerde çok etkileyici bir Land Art’a ev sahipliği yaptı. Ünlü Land Art sanatçısı Saype’nin İstanbul’da yaptığı eserin hikayesinden çok sanatçının bakış açısı kullandığı malzemeler, İstanbul hakkındaki düşünceleri sanat dünyasında takdir edildi.

LAND ART NEDİR?

Land Art, 1960'ların sonunda ABD'de ortaya çıkmış, 1970'lerde tüm batı ülkelerini etkilemiş avantgarde sanat türüdür. Çağdaş sanatın non art veya anti form hareketleri içinde yer alan Land Art akımı hiçbir sanatsal -izm ile açıklanamaz. Bu akım, doğanın geniş alanlarına insan müdahalesi olarak düşünülebilir.

Kimi sanatçılar kum, taş, kil, toprak ile eserlerini oluştururken kimi sanatçılar da buz, yaprak, dal, odun, tüy, su vb. ‘’Doğal’’ malzemelerle eserlerini oluşturuyor.

Tüm dünyayı mekân olarak kullanan bu sanatçılar eserlerini çöllerde, dağın tepesinde, terk edilmiş maden ocaklarında ve fabrikalarda icra ediyorlar. Sanatçılar doğayı adeta tuval gibi kullanıyor, malzemelerle oluşturulan yapıtlar farklı olsa da insanın doğaya dönüşünü simgelemeleri açısından önem arz ediyor.

Land Art, sınırsız malzeme çeşitliliği ve sınırsız mekan ve zaman anlayışıyla, adeta sanata çizilen bütün sınırları yok ediyor. Galerilere, salonlara, duvarlara sığma çabasına bir tepki. Sanatçının tercihine göre taş, toprak, kum, buz, yapraklar, tüyler ve pek çok doğal malzeme kullanımıyla gerçekleştirilen eserler ortaya çıkıyor.

Başlıca sanatçıları,

“ABD’de Alice Aycock, Christo, Michael Heizer, Nancy Holt, Walter De Maria, Mary Miss, Dennis Oppenheim, Robert Smithson, Michael Singer, Mel Chin, James Turrell, Ana Mendieta, Alan Sonfist;

Avusturya’da Christian Phillip Müller;

Hollanda’da Jan Dibbets;

İngiltere’de Richard Long, Hamish Fulton, Andy Goldsworthy”

İSTANBUL BOĞAZINDAKİ ESERİN HİKAYESİ

2019’da Forbes dergisi tarafından Sanat ve Kültür alanında dünyada otuz yaşın altındaki en etkili otuz kişiden biri seçilen Saype, kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçı. İnsanlara seslenmenin sıra dışı yollarını arayan, kamusal alanlarda çimlere resim yaparak başlattığı Land Art üretimi için yüzde 100 biyolojik olarak parçalanabilen bir boya keşfederek devasa freskler yaratmaya başladı.                  

Öyle ki çevreye duyarlı boya tekniği kullanarak devasa alanları kanvasa dönüştürmesiyle Land Art’ın öncüsü kabul edilen Saype’ın, dünyanın en büyük insan zincirini yaratmak amacıyla 2019 yılında başlattığı ‘’Beyond Walls ’’ projesi kapsamındaki duraklarından biri de Boğaziçi Üniversitesi oldu.

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs Üstün Ergüder Meydanı çimlerini içeriğinde bulunan su, kömür ve kireçtaşı gibi maddelerle %100 doğada çözünebilen boyasıyla boyayarak etkileyici bir esere imza atan Saype, Paris, Andorra, Cenevre, Berlin, Ougadougou, Yamoussoukro kentlerinin ardından İstanbul’da bir dizi proje gerçekleştirdi.

Yaptığı çalışmalarla derin doğamızı sorgulamayı amaçlayan, aynı zamanda insanları karşılıklı yardımlaşmaya ve nezakete davet eden Saype, eşinin de Türk olduğunu ve Türk kültürüne aşina olduğunu belirterek, değerlerimizi paylaşmak için Duvarların Ötesinde projesini başlattık ve İstanbul’un bu projede olmaması kaçınılmazdı, çünkü bu şehir hem coğrafi hem de tarihsel anlamda farklı kültürlerin birleştiği bir yer olmuş. Benim için burada olmak bir onurdur, burada evimde hissettim’’ dedi.

‘’Hayatlarımız ve eylemlerimiz bu dünyadaki varlığımızdan geriye kalacak izlerdir ve bu izlerle ne yapabileceğimizi ancak biz bilebiliriz.’’ diyen Saype’ın 2018 yılında Cenevre’de SOS Akdeniz Derneği için gerçekleştirdiği projesi dünyada büyük ses getirdi. Saype, 2019 yılında ise dünyadaki en büyük insan zincirini sembolik olarak yaratmak üzere küresel projesi olan ‘’Duvarların Ötesinde’’ projesiyle, insanlığın kendi içinde ve aleyhine inşa ettiği gerçek duvarlarda etkileyici bir gedik açıyor. Duvarların Ötesinde, dünyadaki en büyük insan zincirini sembolize ediyor.

Yazı: Fulden Karayel



En Çok Okunanlar