Hiç düşündünüz mü, bazen en küçük bir anın hayatımızda nasıl derin izler bıraktığını? Belki bir arkadaşımızın samimi bir sözü, belki de sokakta tanımadığımız birinin bize attığı bir gülümseme. İşte bu küçük ama anlamlı anlar, farkında olmadan zihnimizde derin bir yer ediniyor. Nörobilimci Eric Kandel’in söylediği gibi, öğrendiklerimiz ve hatırladıklarımız, kimliğimizin en temel yapı taşlarıdır.
Mert Çıkılmazkaya - Geleceğin Çizgisi - 2024
Ama biz, başkalarının hayatlarında nasıl izler bırakıyoruz? Belki bir tebessüm, belki küçük bir iyilik... Farkında olmadan birinin hayatında fark yarattığınız o an! Hepimiz bu izlerin hayatımızda bir karşılığını buluyoruz; bazen bir yüz ifadesinde, bazen hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkan bir hatırada... Ve bazen, bu izleri bir sergi alanında keşfediyoruz. Sanat, bu izleri somut bir formda buluşturuyor.
Aziz Sargın - Çocuk - 2024
Peki, bunu nasıl deneyimleyebilirsiniz? Son zamanlarda ne zaman bir sergiye tüm benliğinizle gittiniz ve gözlerinizin önünde izleriniz canlandı? Eğer bunu hiç denemediyseniz, Elgiz Müzesi’nde gerçekleşen 16. Teras Sergisi “Bir Düşün İzinde” bu izlerin sanatsal yansımasının en başarılı örneklerinden biri olabilir.
Ayşe Elif Aydoğmuş - İz 2023 - Aleyna Gökdemir - Galaba II 2023
Elgiz Müzesi’nin teras sergileri, yıllardır genç sanatçılarla farklı tarzları bir araya getirerek heykel sanatında önemli bir birikim oluşturuyor. Bu eserler, koleksiyonlara katılarak bugünün izlerini geleceğe taşıyor. Bu yılki “Bir Düş'ün İzinde” sergisi, geçmişin izlerini takip ederken sanatçıların hayal ettiği yeni perspektiflere yöneliyor. Buradaki "iz" kavramı, bellekteki anılardan bir kalemin kağıtta bıraktığı çizgiye kadar geniş bir anlam yelpazesi sunuyor.
Suat Dündar - Bellek Kırıntıları IV - 2023
Sergi alanına adım attığınızda, karşınıza üç farklı yol ayrımı çıkıyor. Hangi yöne gitmeye karar verirseniz verin, her adımınızda sizi şaşırtacak sürprizlerle karşılaşacaksınız. Önünüzde, Suat Dündar’ın “Bellek Kırıntıları” adlı heykeli sizi karşılıyor; bu eser, geçmişin izlerini ve hatıralarını gözler önüne seriyor. Sağdaki yol, sizi keşfedilmemiş sanat biçimleriyle tanıştıracak; soldaki yol ise derin duygusal temalara açılacak. Düz devam ederseniz, serginin en etkileyici eserleriyle yüzleşme fırsatı bulacaksınız. Her köşe, her yön, sizi bekleyen sırlarla dolu. Bu sergi, kendinizi bir sanat yolculuğunun ortasında bulmanızı sağlayacak ve izleriniz sanatın derinliklerinde canlanacak.
Suat Dündar - Bellek Kırıntıları IV - 2023
Suat Dündar’ın heykeli, sayısız yaratıcı fikrin kapısını aralayan ilk eser gibi. Sandalyede oturan mutlu bir çocuk, elindeki balık oltasının ucunda bir atlı karınca tutuyor. Çocuk oltayı yukarı çekerken yüzündeki heyecan ve neşe, çocukluğun saf mutluluğunu ve hayal gücünü simgeliyor. Oltadaki atlı karınca, hayatın küçük ama tatlı sürprizlerini temsil ediyor. Bu eser, sanatseverleri kendi çocukluk anılarına götürebilir veya yaşamın küçük mutluluklarını yeniden keşfetme fırsatı sunabilir.
Sanatçı perspektifinden bakıldığında, bellekte iz bırakan nesneler geçmişin belli anlarını dondurur. Çocukluk hatıralarını temsil eden bu sanat yapıtı, hem geçmişe hem de bugüne dair izler taşıyor. Nesne, hafızada bıraktığı izi hatırlatırken, özne şimdiki zamanda var olan ve kendine özgü bir gerçeği işaret ediyor. Sanatçı, gerçeklik ve hayalin nasıl iç içe geçtiğini vurguluyor ve kurgu ile gerçek arasındaki ince çizgiyi sorgulamaya davet ediyor.
İrem Yılmaz - Dedikodu - 2024
Sergiyi gezmeye başladığımda, içgüdüsel olarak sağ tarafa yöneldim; orada rengarenk bir şeyler dikkatimi çekti. İrem Yılmaz’ın "Dedikodu" adlı eseri, dedikodunun nasıl yayıldığını ve kişileri nasıl etkilediğini anlatıyor. Başlangıçta dedikodular, sert ve çiğnenmesi zor olabilir. Ancak zamanla yumuşar ve büyür, ağzımızda dönüp durur. Bir noktada, dedikodular herkesin kolayca üstüne basıp geçebileceği basit bir hale gelir. Günün sonunda ise, kimseyi yargılamadan rengarenk bir dünyayı hayal edebiliriz.
Aleyna Gökdemir - Galaba II - 2024
Dedikodu adlı eseri geçip düz ilerlediğimde, sağımda Aleyna Gökdemir’in "Galaba" adlı eserini gördüm. Bu eser, dört farklı figürden oluşmasına rağmen tek bir kişiyi anlatıyor. Tek bir bedende yaşayan bu bireyin çeşitli benliklerini temsil ediyor ve saklamak istediklerini açığa çıkarıyor. "Galaba" eseri, izleyicinin kendi içsel izlerini ve kendinden bir parçayı bulmasını amaçlıyor.
Aziz Sargın - Çocuk - 2024
Serginin sol tarafına yöneldiğimde, Aziz Sargın’ın "Çocuk" adlı eseri karşıma çıkıyor. Bu eser, çocukların oyun sırasında kullandığı objeleri basit eşyalar olarak görmekten ziyade, çocukların hayal dünyalarında canlandırdıkları farklı evrenlerin ve hikayelerin bir parçası olarak sunuyor. Her bir oyuncak, çocukların yaratıcılığını ortaya çıkaran bir anahtar gibi. Oyuncaklar, çocukların iç dünyasını ne kadar zengin ve renkli ifade ettiklerini gösteriyor.
Parya Pahlevani - Kor - 2024
"Çocuk" adlı eserin tam arkasında, Parya Pahlevani’nin "Kor" adlı eserine yaklaşıyoruz. Bu eser, adımlarını özgürlüğün hayallerine doğru atan kadınları anlatıyor. Cesaret ve kararlılığı temsil eden bu kadınlar, içsel sınırlarını aşma ve toplumsal normlarla mücadele etme sürecini simgeliyor. Onlar, hem kendi hayatlarını hem de diğer kadınların yaşamlarını şekillendiren güçlü bir ilham kaynağıdır. Parya Pahlevani’nin bu eserle kattığı umut ışığı, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde parlayan kadınlarımıza bir hediye niteliğinde.
Gizem Sezen Özçelik - Hülyadan Çıkmak - 2023
"Kor" adlı eserin tam yanında, Gizem Sezen Özçelik’in "Hülyadan Çıkmak" adlı eseri bulunuyor. Bu eser, gündüz düşlerimiz ve karabasanlarımızın gerçek dünyada nasıl şekillendiğini sorguluyor. Medeniyetin, çevremize, doğaya ve canlılara eziyet etme hakkını kendine gören bir yapıdan uzak olduğunu düşünseydik, ne olurdu? Medeniyet kendini başka canlılarla taçlandırır mıydı? Günümüz tiranları, dünya kaynaklarını umursamazca sömürmeye devam eder miydi? Bu eser, insanlığın ve medeniyetin geleceğine dair derin bir düşünceyi sorguluyor.
Çela Öztürk - Gardiyanlar - 2024
Gezmeye devam ederken, Çela Öztürk’ün "Gardiyanlar" adlı eserinin önüne geldim. Çela, bu eserde gardiyanların kimi koruduğunu sorguluyor. İnsan ve doğa arasındaki bağı temsil eden yapay yaşam alanlarının sınırlarıyla yüzleşiyoruz. Metaller, bu yapay dünyadaki gardiyanların bir parçası olarak insan bedenine aykırı bir şekilde konumlanıyor. Metal ayakların çizdiği sınırlar, aşılması zor engeller gibi görünüyor. Heykeli yakından inceledikçe, metal ayaklarla yüzleşiyor ve aralarından geçerken çizilen sınırlar oyun haline geliyor.
Nadide Üster - Saklı - 2024
Nadide Üster’in Saklı eserinde, geçmişte ya da gelecekte, belirsiz bir zamanda açılan bir çekmece görüyorsunuz. Bu çekmece, insanların düşlerini bugünün yansımasıyla çekip aldıkları bir yer gibi. Arkada kalan boşluklar ise yeni hikayelere yer açıyor. Bu boşluklar, hem eski hem de yeni anılarımızın birleşim yeri oluyor ve kendimize dair yeni bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor.
Sesil Beatris Kalaycıyan - Küçük Öteki - 2024
Sesil Beatris Kalaycıyan’ın "Küçük Öteki" heykeli, evcilleştirme sürecini temsil ediyor. Bu süreç, bizi hayvansal içgüdülerimizden ayırıp, duygularımızı disipline ederken ilerliyor. Diğer yandan, insan kendini hayvanlığa daha yakın kalmış aşamalardan uzak tutarak bir meşruiyet sağlar. Bu heykelde, hayvansallığıyla barışık ve ilkel yetilerini hatırlayan hibrit beden, evcilleştirilemeyen doğayı simgeliyor. Bu eser, insan ve hayvan, ben ve öteki arasındaki sınırları belirsizleştirerek yeni bir var oluş yaratıyor.
Ceyda Yelbey - Monoko - 2024
Beni etkileyen eserler arasında Ceyda Yelbey’in Monokosu, Mert Çıkılmazkaya’nın, Geleceğin Çizgisi, Robin Çoban’ın Döngüsü ve Bahar Posta’nın Suya Varmakı bulunuyor. Her biri, farklı bir duygu ve düşünceyi yansıtıyor. İşte bu eserlerin hikayeleri, benim için derin anlamlar taşıyan keşif yolculuğunun bir parçası.
Ceyda Yelbey - Monoko - 2024
Ceyda Yelbey’in "Monoko" adlı eseri, korku dolu bir bakışla donuk duran bir karakteri anlatıyor. Yüzünün yarısı parçalanmış ve deforme olmuş, sanki akıyormuş gibi bir izlenim veriyor. Heykelin çoğunluğu monokrom tonlarda, ama ağız kısmı kırmızı renkte. Bu renk kontrastı, gerçeklik ve rüyaların buluşmasını simgeliyor. Parçalanmış ve deforme olmuş yüz, kabuslarda sıklıkla karşılaştığımız karmaşa ve sıkıntıyı yansıtıyor. Monokrom renkler, uyanık dünya ile rüya dünyası arasındaki sınırları belirsizleştirerek gerçeküstü bir his uyandırıyor. Eser, düşlerimiz ve korkularımızın iç içe geçtiği insan ruhunun derinliklerine dair etkileyici bir bakış sunuyor.
Mert Çıkılmazkaya - Geleceğin Çizgisi - 2024
Mert Çıkılmazkaya’nın "Geleceğin Çizgisi" adlı eseri, geçmişin derinliklerinden taşıdığımız anıların izlerini yansıtıyor. Bu izler, tarihsel anılar, kişisel acılar ve mutluluklarla dolu. Aynı zamanda geleceğe doğru bir geçişin sembolü gibi. Geçmişin ağırlığı ile geleceğin hafifliği arasında bir denge kurarak, bize yarınlara umut ışığı taşıyor. Bu eser, hem geçmişin etkilerini hem de geleceğin vaatlerini bir araya getirerek, düşündürücü bir yolculuğa çıkmamıza olanak tanıyor.
Robin Çoban - Döngü - 2024
Robin Çoban’ın "Döngü" adlı eseri, içindeki düğümlerle zamanın çizgisel anlayışını ve bellekte kalan iyi, kötü, karmaşık anıları yansıtıyor. Her düğümden sonra uzayan formlar, yaşamın devamlılığını simgeliyor. Bu formlar bir süre sonra sona erdiğinde ise, yaşamın sonuna yaklaşmayı düşündürüyor. Eser, yaşamın sürekli akışını ve dönüştüğünü bize hatırlatırken, kişisel deneyimlerimizi ve anılarımızı da gözler önüne seriyor.
Bahar Posta - Suya Varmak - 2024
Bahar Posta’nın "Suya Varmak" adlı eseri, denizin sunduğu sonsuz özgürlüğü ve derinliklerindeki gizemleri yansıtıyor. Deniz, umut dolu bir ütopyanın kapılarını aralarken, dalgalar kıyılara hikayeler getiriyor ve gökyüzüyle buluşarak sonsuzluğa açılan bir yol oluşturuyor. Eser, denizin büyüsünü ve keşfetmeye değer sırlarını bize hatırlatıyor, tıpkı hayatın kendisi gibi sınırsız ve derin.
( En ön sol taraf ) - Koray Bıyıklı - Paramparça Hayaller ve Umutlar - 2024
( Orta sağ taraf ) - Emirhan Enes Özkök - Düşün Ne Q Ne P - 2024
( En arka sol taraf ) - Murat Özce - Belleğin Yankısı - 2024
Ve unutmayın, sergide keşfedilecek daha pek çok başarılı sanatçının etkileyici eserleri ve ilginç hikayeleri var. Bir Düş’ün İzinde sergisi 2 Kasım 2024 tarihine kadar Elgiz Müzesi'nde sizi bekliyor! Yazımın sergi gezinizde bir rehber olması dileğiyle…
Tesadüfün Sanata Dönüştüğü Yer: Olafur Eliasson’un İstanbul Boğazı’ndaki Sergisi | Yazan Fulden Karayel Okumuş
2 ay önceMücevher Tasarımcısı Ali Rıza Akdolu'nun Aliens Heykellerinin Sırrı 1 Milyon Yılda Mı Gizli? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
3 ay önceOyuncakları Sanata Dönüştüren Mamut Limited Sanatçıları Sanat Dünyasında Devrim mi Yaratıyor? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
3 ay önceEfsane Sanatçı Ara Güler'in Eserleri Moda Dünyasına Nasıl İlham Oldu? | Yazan Fulden Karayel Okumuş
3 ay önceSanata Adanmışlıkta Salventius Gibi Olun! | Yazan Fulden Karayel Okumuş